AFFEDİLMEYENLER! – İSMAİL İŞEL

Ülke olarak baş döndürücü hızda zamanlar yaşıyoruz. Bir günde; Cumhuriyet tarihinden evvel geçtiğimiz 100 yıllık parlamenter sistemi terk ediyor, kimsenin bilmediği Cumhurbaşkanı sistemine geçiveriyoruz…

Bir sabah kalkıyoruz; dolar 4,30 TL, Euro 5,15 TL, benzin 6,15 TL oluvermiş…

Bir öğle vakti televizyon izlerken Ramazan ayının hemen sonrasında erken seçim olacağını öğreniveriyoruz. Hem de daha Cumhurbaşkanlığı sistemine ilişkin çıkarılması gereken 10’larca uyum yasası varken. Düşünebiliyor musun, başkan var ama kanunu yok!

Gerçekten de inanılmaz!Demokrasi ne idi, halkın kendi kendisini yönetmesiydi değil mi? Siyaset kurumununhalkın ihtiyaçlarını karşılaması, ona göre politikalar oluşturması gerekir. Oysa ülkemizde halk işi gücü bırakmış sürekli siyasetin ve iktidarın ihtiyaçlarını gidermek, onların açıklarını kapamakiçin zorlanıyor sanki.Siyaset ve siyasetçiler her konuda tek belirleyici konumdalar. Halkın sorunlarını bile onlar belirliyorlar! Doların yüksekliğini kabul etmiyor, halkın ekonomik sorunlarına itiraz edebiliyorlar. Halka sürekli günlük siyaset konuşturuluyor, böylece insanlar kendi sorunlarınıbile düşünemez, düşünse bile konuşmaya fırsat bulamaz duruma getiriliyor. Herkes kendi çapında bir siyasetçi hale getirildi. Halkın temel sorunları hariç hemen her konuda ve özellikle de sosyal alana yönelik ciddi bir siyasi müdahale hissediliyor. Öyle ki, bir futbol müsabakasına ilişkin verilecek kararlardan tutun, genel affa kadar hemen her konuda parti liderinin ortaya attığı şahsi görüşler bile bir süre sonra belirleyici niteliğe dönüşüveriyor.

Seçim sath-ı mailine girmiş vaziyetteyiz. Şimdi 45 gün boyunca siyasetin halka vaadlerini dinleyeceğiz. İktidar bloğu bu sürece hızlı girdi! Geçen hafta mecliste bir torba kanunla oldukça kapsamlı bir affı meclisten çıkardılar. “Emeklilere bayram ikramiyesi ve imar barışı müjdesi” olarak basına yansıtılan bu torba kanun gerçekten de çok büyük bir kesimiyoksul/dar gelirli olan bu halka bir müjde mi, yoksa bir seçim rüşveti mi?

Af niteliğindeki bu yasa, 16 yıllık Akp iktidarında son 6 yılda çıkarılan 6. af kanunu. Devlet hazinesi bu kanunla 300 Milyar TL lik alacağından vazgeçiyor. Vazgeçilen alacak kalemlerinin çoğu devletin sermayeden olan doğrudan vergi alacakları. Dolayısıyla alınmaktan vazgeçilen bu alacakların borçluları da dar gelirliler değil, elbette sermaye kesimi. Çünkü son yıllarda her yıl düzenli olarak çıkarılan vergi afları nedeniyle sermaye artık devlete vergi ödemez hale geldi. Bakınız, 2017 yılında devletin topladığı toplam vergi 536 Milyar TL olmuş, bunun %67’si ise dolaylı vergi, yani halkın harcamalarından alınan KDV+ÖTV. Yani devlet, hazinenin 1/3’ünü bile doğrudan vergi ile dolduramıyor. Peki kim ödüyor bu %33’lük doğrudan verginin büyük kısmını! Elbette dar-orta gelirli ücretli/maaşlı geniş halk kesimleri. Ücret ve maaşlardan anında kesiliyor bu vergiler. O’nlara af falan da yok. Tam aksine çok büyük kısmı dar-orta gelir sınıfından toplandığı görülen gelir vergisi dilimi %27’den %30’a çıkarılacakken, muhalefetin direnci ve toplum baskısıyla iktidar bu düzenlemeden (şimdilik) geri adım atmak zorunda kaldı. Motorlu Taşıtlar Vergisi ise daha geçenlerde %25-50 arasında zamlandı. Diğer yandan dolaylı vergide halkın harcama kalemlerine baktığımızda temel besin maddelerinden sağlık giderlerine kadar %18 oranında KDV alındığı, sermaye kesimine ise inanılmaz oranlarda teşvikler verildiği, inşaat gibi sektörlerde vergi muafiyetleri getirildiğini görmekteyiz.

Her vergi affından sonra devletin doğrudan vergi tahsilatının oldukça düştüğü de görülüyor. Yine rakamlarla anlatalım; 2018 yılının ilk çeyreğinde tahakkuk eden KDV’nintahsilat oranı sadece %19,5, motorlu taşıt vergisinde ise bu oran sadece %29,5 olmuş. Oysa 2017 yılındaki KDV’nin tahsil oranı %50’imiş…

Bu af kanunlarıyla hemen her sene “varlık barışı” adı altında kaynağı bilinmeyen paralar da ülkemize getiriliyor ve sorgusuz sualsiz ekonomimiz içinde bir şekilde aklanmış oluyor. En son geçen hafta çıkarılan af nitelikli torba yasasında da yine bu yönde hükümler bulunmaktadır.

Tüm bu verilerden anlaşılıyor ki, yoksul halk ağır vergi yükü altında her geçen gün daha da eziliyor ve çok büyük bir halk kesimi zorunlu olmadıkça vergisini ödeyemiyor. Bunun yanında her yıl çıkarılan vergi afları, vergisini düzenli olarak ödeyen dar-orta gelirli halk kesimleri üzerinde ciddi anlamda rahatsızlık oluşturuyor, toplumdaki adalet duygusu derinden sarsılıyor, vergi adaletini sağlamayan devlet, sık sık çıkardığı bu af yasalarıyla sistematik olarak bir kesimi korur kollar pozisyona düşüyor. Toplumdaki vergi bilinci ve vergi ahlakı da tamamen bozuluyor.İktidarın toplayamadığı, sonra da barışıyoruz diyerek affettiği vergi yükü, daha sonra yine vergisini ödeyegelen yoksul halkın sırtına yükleniyor. 2016 yılında devletin almaktan vazgeçtiği doğrudan vergi miktarı 30 Milyar TL iken, 2017 yılında bu miktar 102 Miyar TL’ye, geçen hafta çıkarılan torba yasa ile 2018 yılındaki almaktan vazgeçilen vergi miktarı ise tam tamına 132 Milyar TL’ye ulaşmış durumda. Bunun yanında 2017 yılında bütçe 47 Milyar TL’yi aşan açık vermişti. Seçimi de hesaba katarsak 2018 yılındaki bütçe açığı tahminleri 100 Milyar TL’yi aşacağı yönünde. Delik büyüyor, yama tutmuyor…

Evet, seçim sath-ı mailine girmişken iktidar bloğunun halka ilk müjdesi torba yasa oldu! Torba yasada daha ne müjdeler var ne müjdeler! Yerimiz kalmadı. Torba yasadaki “İmar Affı Müjdesini de haftaya yazacağız!

 

 

 

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.