Bayram Çalışanları – İsmail İşel

Bayram denilince sizde uyanan ilk his ne bilmiyorum ama,bayram denilince birçok insan için akla gelen ilk şey tatil oldu sanki. İnsanlar şehirlere yığılmış durumda. Şehirler yorucu, boğucu ve gergin. Uzaklaşmak, değişiklik birçok insanın ruhuna iyi geliyor. Diğer yandan ülkemizdeki göç hareketliliği de oldukça yoğun. Mesela, Bursa’daki şu insan çeşitliliğinin güzelliğine bir bakar mısınız? Böyle olunca, uzun bayram tatilleri aynı zamanda insanların ata topraklarına ziyareti için de bir imkan yaratmış oluyor.

Bu Kurban Bayramı’nda şehri terk etmeyenlerden biri de bizdik. Bayramda kısmen de olsa boşalmış bir Bursa’nın eski ve dar sokaklarında yürümek, asırlık çınarlarla ulu servilerin dallarından oluşan gölgeliklerde kahve içerek bir şeyler okumak, kalabalıkların gürültüsünden artık duyulamaz hale gelen şehrin pürüzsüz sesini dinlemek, bizim de ruhumuza bir bayram havası estirmiş oldu.

Bayramda bizim gibi aylaklık edenlerin yanında, bir de bayramı tatile çeviremeyen, işinin başında kalmak zorunda kalan, bayrama mesai başında giren işçiler vardı şehirde. Sayıları da şaşırtıcı şekilde fazlaydı açıkçası.  Bayramın ilk günü de dahil,bu uzun bayram tatilinde birçok işyeri açık ve çalışır vaziyetteydi. Birçok çalışanla sohbet imkanı bulduğumda, çoğu çalışanın izin alamadığını, bayramda memlekete gidemediği için üzgün olduğunu gördüm. Kamu personeli 9 gün tatil yaparken, diğer çalışanların Kurban Bayramı tatili 31 Ağustos Perşembe günü öğleden sonra başladı, aralıklarla ve Zafer Bayramı da dahiltoplamda sadece 5,5 gün sürdü.

Birçok işçinin bayram tatillerinde çalışmak zorunda kaldığı, bu durumun da hak kayıplarına neden olduğu ortadayken, sıcağı sıcağına bu konuya değinmek, bilinen eksik ve yanlışları düzeltmek ve bir takım çözüm önerilerinde bulunmak için bu yazıyı yazmak gereği duyduk.

Çalışma hayatının temelini oluşturan İş Kanunu hükümlerine göre, resmi tatil günlerinde (ulusal/milli bayram, dini bayram, yılbaşı tatili günlerinde) çalıştırılması için işçiden onayının alınması gerekmektedir. Kanun, fazla mesai yaptırılacak işçiden de onay alınması gerektiğini belirtmektedir. Ancak resmi tatil günü çalışmaları için daha işe girerken iş sözleşmesiyle alınan onay geçerli kabul edilmekteyken, fazla mesai için ise işçiden her yıl için yıl başlarındaonay alınması gerekmektedir. Dolayısıyla birçok işveren, resmi tatil günlerinde çalışmak için işçinin onay verdiğini kendisi tarafından hazırlanmış iş sözleşmelerine yazmakta, işçi de işe girerken genelde okuyamadan imzaladığı bu iş sözleşmeleriyle kanunun aradığı resmi tatil çalışması onayını işverene vermiş olmaktadır. Bu onayın iş sözleşmesiyle veya daha sonra ayrı bir muvafakatnameyle verilmiş olması halinde, işçinin resmi tatil günlerinde işverenin talebine rağmen çalışmaktan kaçınması haksız devamsızlık niteliğinde olacak ve bu devamsızlık hali de işverene iş akdinin tazminatsız ve derhal feshi imkanı verecektir. Bu nedenle, işe girerken iş sözleşmesi iyice okunmalı, sözleşmenin imzalı bir nüshası yasa gereği alınıp saklanmalı, bu mümkün olmamışsa iş sözleşmesi sayfaları telefon vs. aracılığıyla fotoğraflanmalı, en azından resmi tatil günlerinde çalışma onayı verilip verilmediği dikkatlice incelenmeli, mümkünse buna dair onay hükmü sözleşmelerden çıkarılmalıdır. Buradaki en kritik nokta ise, “resmi tatil günlerinde çalışmak mecburiyetinde değilim” anlayışıyla işçinin resmi tatil günlerinde işe gelmemesi halidir.

İşverenin de işe gelmemeye yönlendirmesiyle yapılabilecek 2 gün üst üste devamsızlıklar işverence kötüniyetli olarak kullanılabilir ve yılların emeğiyle oluşan tazminat hakları bu nedenle kaybedilebilir. Dolayısıyla iş sözleşmesiyle veya daha sonra başka bir belgeyle resmi tatil çalışması için işverene onay vermiş bir işçi, işverenin talebi üzerine, kural olarak bu tatil günlerinde çalışmak zorundadır.

Onay verip vermediğine emin olamayan işçinin, öncelikle onay evraklarını işverenden istemesi, işverenin bu evrakları vermemesi veya içeriğini göstermemesi halinde ise T.İş Kurumu iş müfettişliğine başvuru yöntemiyle bu evrakları talep etmesi gerekir. İş sözleşmesiyle işçiyi yıllarca resmi tatillerde çalışmaya zorlamak bir nevi mahkumiyettir. Oluşan bu durum iş hukuku esaslarına aykırı olduğu gibi, genel hukuk ilkeleriyle de bağdaşmaz. Geçen ay yürürlüğe giren Yönetmelik değişikliğiyle fazla mesai yaptırabilmesi için işçiden iş sözleşmesiyle de onay alınabileceği kabul edilmiştir. Ancak aynı yönetmelik hükmünün devamında ise, 30 gün önceden işverene bildirim yaparak işçinin işverene verdiği bu onayı her zaman geri alabileceği de hükme eklenmiştir. Resmi tatil çalışmaları için de fazla çalışmalardaki onayın geri alınmasına benzer bir kanuni düzenlemenin yapılması şarttır. Böylece bir nebze olsun oluşturulan mahkumiyetengellenecek, çalışma kurallarının bütünlüğü ve uyumu açısından da önemli bir ihtiyaç karşılanmış olacaktır. Bayram çalışmasına ilişkin diğer bir adaletsiz durum ve yanlış bilgi ise bayram çalışması karşılığı ödenmesi gereken ücrettir. Bugüne bugün medya tarafından otorite olarak kabul edilen kişiler bile tv ve gazetelerde bayram çalışması karşılığının zamlı ücret üzerinden ödenmesi gerektiğini yazıp çiziyorlar. Oysa bu bilgi yanlış, yanıltmacadır. Söylenenin aksine, kanun gereği bayram çalışması karşılığı ödenmesi gereken ücretler ZAMSIZDIR. Bir ücretin zamlı olması için, olağan çalışma karşılığında ödenenin en az 1,01 katı üzerinden ödeme yapılıyor olması gerekir. İşçi, resmi tatil gününde çalışmasa dahi yasa hükümleri gereği tatil gününün ücretini zaten eksiksiz almaktadır. Resmi tatil gününde çalıştığında ise ancak ve sadece çalışmasının karşılığını (1 kat olarak) almaktadır. Dolayısıyla ortada zamlı ücret ödemesi yoktur. Fazla mesai ve hafta tatili çalışma karşılıkları ise 1,5 kat olarak ödendiği için zamlı (0,5 kat kadar/%50 kadar) ödemelerdir.

Oysa resmi tatil çalışmaları ile fazla mesai ücreti veya hafta tatili çalışmalarının nitelik olarak hiçbir farkı yoktur. Belki de birçok işçi için bayram tatili günlerinde çalışmamak ve bu zamanı kendisine ayırmak fazla çalışma yapmamaktan çok daha değerlidir. Kanuna göre, ailesini bırakıp bayram günü işe getirilen işçiye olağan/sıradan bir gündeki çalışmaları karşılığı kadar ücret ödenmektedir. Kısacası, kanuna göre bayram tatili çalışmaları karşılığı zamsızdır. Bu da hem nitelikli bir tatil gününde çalışılması hem de karşılığı zamlı olarak ödenen benzer nitelikteki çalışmalar karşısında oldukça adaletsiz bir durum yaratmaktadır. Bunu bile bile, topluma bayram çalışması karşılıklarının zamlı ödendiğini anlatmak, adaletsizliğin üstünü örtmek, oluşacak farkındalığı yok etmek, olanla yetindirmek amaçlıdır. Bir an önce bu adaletsiz durumun da kanuni düzenleme ile ortadan kaldırılması ve bayram çalışmalarının karşılığının işçiye zamlı olarak ödenmesi gerekmektedir. Bayram tatili çalışmalarının zamlı ödenmesine ilişkin imzalanan içi boş Toplu İş Sözleşmeleri işlevsizlikten sararmış birçok sendikaya can suyu olmakta, sendikalarca bunlar kazanım diye işçilere gösterilmektedir. Yapılacak bir yasa değişikliği ile işlevsiz sendikaların bu aldatmacalarının da önüne geçilmiş olacaktır.

Bir bayram yazısı yazalım dedik, bayramda çalışanların yazısını yazabildik. Yazıyı içeriğinden  bayramda bu kadar çalışan işçi görmemizin boşuna olmadığı da anlaşılıyor aslında. Buradan bir işçi şehri olan Bursa’nın etkin siyasetçilerine de yapılmasını istediğimiz yasal düzenlemelerle ilgili duyuru ve çağrı yapmış olalım. Adil ve iyiliklerle dolubayramlar yaşamak dileğiyle…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.