Gazeteciliğin Doğrusu Halktır

Doğum günüm ve gazeteciler günlerimde, egoist oluyorum… Bu yazı, kendim için…

   ‘’İlk yılların geçsin, idealizmden eser kalmaz’’ denilmesinin üzerinden, tam olarak 6 yıl geçti…

Meslekte ilerledikçe ve yaş geçtikçe, değer yargılarımdan eser kalmayacağı söylenmişti, öyle olmadı. Daha da sahiplendim…

Mesleki hastalık belki de, ilçenin sorunları ve ülkenin sorunlarına doğrudan adapte olduğumu fark ettim. Beni hiç ama hiç ilgilendirmeyecek pek çok konuda danışılan isim olduğumda, psikologa görünmem gerekiyordu aslında,  maalesef o evreyi kaçırdım…

***

   Gazeteciliğin tek doğrusu vardır sevgili okur; halka ihanet etmeyeceksin…

Ondan sonrası biraz yetenek, biraz gayret ve olmazsa olmazın olan meslek aşkın, zaten gerçek manada mesleğine âşıksan, halkın önceliklerini, onların geleceğini de düşünürsün. Güçlüden değil, haklıdan yana olursun… Haklıdan yana olduğunda, yanında olduğun halk senin gücüne güç katar, yıkılmazsın…

***

İkinci  Dünya savaşında Nazi Propagandası yapan dünyaca yazar, büyük deha Hamsun, büyük dehasına rağmen yalnız ölmüştür. Nazi propagandası yapana kadar Norweç’in sesi, hatta gururudur. Halk, bu kadar güvendiği Hamsun’un tutumuna tepkisini, onu öldürerek verir…

Linç etmez, tek mermi atmaz… Anladığı dilden, var ettiği gibi öldürür…

  Şu şekilde yazar kitaplar yazarın ölümünü;  ‘’Bir sabah, genç bir Norveçli, elindeki Hamsun kitabını yazarın Oslo’daki evinin önüne bırakıp sessizce uzaklaşır. Bir süre sonra biri daha kitap bırakır aynı yere. Sonra biri daha, biri daha, biri daha… Oslolular ellerindeki Hamsun kitaplarını yığarlar yazarın kapısının önüne. Ne bir arbede yaşanır, ne de kötü bir laf edilir. Kırgın Norveçliler kitapları sessizce bırakıp dağılırlar. Adeta kendi kitaplarından bir dağ oluşur Hamsun’un bahçesinde. Bu zarif tepki, doksan küsur yaşındaki yazara ömrünün en acı dersini verir. Pişman, mutsuz ve utanç içinde yumar hayata gözlerini…’’

 

 

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.