Dalkavuklar Gecesi 1 – Soytarı / KAZIM BULUT

Dalkavuklar Gecesi, Hüseyin Nihal Atsız’ın 1941 yılında yazdığı çağın ve çağların ötesinde eser. O günün dalkavuklarını anlatır ama dalkavukluk ne yazık ki zamanın ötesindedir. Her dönemin hastalığıdır.
Hatti ülkesinin başkenti Hattuşaş’da geçer hikâye.
Kralın çevresinde onlarca adam olmasına rağmen aslında yalnızdır. Etrafını saran dalkavukların sözüne inanır, ona göre hareket eder. Yanıldığı konularda bile öyle övgü dizerler ki, kendi muhakemesini yapmasının önüne geçerler.
Öyle ki, Kral Şubbiluliyuma mahzenlerinde zehir olduğuna inanır. Çünkü yanındaki pek çok dalkavuk, mahzendeki fıçılardaki suyun zehirli olduğunu söyler.
15 yıl mahzende fıçılarda duran kırmızı suyun zehir olduğuna kralı inandıran dalkavuklar, başlattıkları şehir efsanesine halkı da inandırmış. Saray eşrafı da destek verince, dokunamamışlar fıçılara. Gün gelip, delinin biri içene kadar…
Suyu içip keyif alınca, yeni bir hikâye uydurmuş dalkavuklar. Kırmızı su tanrıların hediyesiymiş meğer… Kutsalmış, milli içecekmiş de, sadece saray eşrafı için. Tebanın tanrıların armağanını içmesi doğru değilmiş…
İçlerinden sadece biri komutan Tutaşil, gerçekten ülkesini sevip doğruları söylese de, Dalkavuklara rağmen kazandığı savaşın bile vebalini ödetmişler. O zamanlarda da hiçbir başarı cezasız kalmazmış…
Gün gelmiş, başka ülkeden bir temsilci içtiklerinin şarap olduğunu söylemiş de, Dalkavuklar öyle örmüş ki kralın etrafını, görememiş…
***   ***    ***
Bizim hikâyemiz Atsız’ınkinden farklıdır. Günceldir. Hatti ülkesi hikayemizde yaşamaya devam eder ama ülkeye demokrasi gelir. Hattuşaş Belediye olmuştur, toprakların havasından mıdır? Suyundan mıdır? Bilinmez, Dalkavukluk aynı geçmişteki gibi devam eder…
Hattuşaş’da sağlık işleri sorunludur mesela. Hepsi birbiriyle mahkememinmiş. Barınakta bakım adına pek bir şey bulunmaz. Barınağa giren ve öldürülen hayvan sayısı her geçen gün artar. Hayvansever adıyla da dalkavuklar vardır içlerinde, onlar da ses etmezlermiş. Hattuşaş yönetimine ulaşmaz hiç biri. İki hayvan ve iki kap su ile fotoğraf çekinirler. Özel veterinere destek verirlermiş…
Mesela, yaralı hayvan olduğunda gitme zorunluluğu olan hekim bile araçla gitmezmiş. Evinde mabadını kaldırmak zor gelirmiş…
Yine de;”En iyi biz çalışıyoruz, örnek oluyoruz” demişler. İnandırmışlar kendilerini. Kimler mi? Tabii ki dalkavuklar… Burada daha anlatılacaklar var da, gece uzun sonraki yazılara saklayalım bir kısmını…
***
Dalkavukluk hastalık gibi yayılmış Hattuşaş da. Öyle günler olmuş ki, Hattuşaş Belediyesi ile hiç ama hiç alakası olmayan tipler, bir anda türemiş. Dalkavuklar, kendisini protokol saymış, coşmuş, önünü alamamışlar. Hızını da alamamış Hattuşaş Belediyesi işlerine ”Bizim Çalışmalar” demeye başlamış. ”Sen kimsin?” diyen de olmadığından, seçilenin de önünde saymış kendini. Notlar almaya başlamış, ihtiyaçları dinlerken millet dalga geçmiş, hala anlamamış.
Soytarıya yüz verirsen, kendini vezir zanneder…
***
Dalkavukluk Hattuşaş’da yayılmış hastalık. Geçmişten, bugüne aralıksız devam ediyor…
Dalkavuklar Gecesi de devam edecek…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.