KUMAR, UYUŞTURUCU VE PEKER
Kumar kısmının, malum siyasetçinin oğlu ile hiç ama hiç alakası yok. Bahsedeceğim kumar olayının yaşandığı dönem, onları da aşan yıllardı…
*
Balıkesir’in Susurluk ilçesinde, 19.25 saatlerinde kamyon ve otomobilin karıştığı kaza, ülkeyi ayağa kaldırdı. Otomobilde Abdullah Çatlı, Sedat Bucak, Hüseyin Karadağ ve Gonca Us bulunuyordu. Hüseyin Kocadağ, üzerinde Mehmet Özbay kimliği bulunan Abdullah Çatlı ve Melahat Özbay sahte kimlikli Gonca Us’un kaza yerinde öldüğü belirtildi. Sedat Bucak ise yaralı olarak kurtuldu.
O dönem otomobilden bir çantanın alındığı ve deliller arasında da yer almadığı iddia edildi. Devlet, polis ve mafyanın iç içe geçtiği kazada, kişiler nereden geliyordu?
***
ASALA İLE ETKİN MÜCADELE ETMİŞLERDİ
Asala olayları; Ermeni Terör Örgütü Asala’nın cinayetleri üzerine, kurulan Gayrinizami Hap Ekibi, Asala’ya karşı önemli faaliyetler gösterdi. Uluslararası yasalara takılmadan ülkenin onurunu kurtardı. Asala’nın bitişi sonrasında da, 90’larda yaşanan terörle mücadele konusunda etkin mücadelede bulundular.
700 civarında üyesi olan özel büro, Susurluk kazası ile son bulmuştu. Özel Büro’nun defolu yönü ise terör operasyonlarında mafyayı da kullanması, doğal olarak onların bazı işlerine göz yummak zorunda kalmıştı.
***
KUMAR MERKEZİ MARMARİS
Kumarhanelerin yasaklandığı dönemdi. Marmaris Kovand Yanı olarak bilinen bölgede, Özel Büro tabir edilen terörle mücadele eden ekibin üst düzeyinin, Marmaris çevresinde arsa sahibi olması gündeme gelmedi mesela.
O dönem kazada olmayan ve büro yöneticileri olan Ünal Osmanağaoğlu’nun bile, Marmaris’te arsası vardı. İddia o ki, Marmaris Kumar Merkezi olarak ilan edilecek, Türkiye’nin Las Vegas’ı olacaktı. Unutulan bu söylentiyi destekleyecek tapu kayıtları da vardı. O dönem, her nedense gündeme gelmedi. Oysa kazada ölen Gonca Us bile, Ömer Lütfi Topal’ın Marmaris’teki Kumarhanesinde kurpiyer olarak çalışmış, ardından işletmeciliğe kadar yükselmişti.
Aslında her şey ortadaydı… Kumar Merkezi, bu isimlere kalacaktı…
***
UYUŞTURUCU NEREDEN ÇIKTI?
Her devletin, benzer organizasyonları vardır. Türkiye’de de olması çok doğaldır, zaten olmalı da. Ama, nesilleri zehirleyen uyuşturucu?
2004 yılında, villasında Seda Sayan’ın kardeşi ile pudra şekeri tadarken yakalanan Sedat Peker’in açıklamaları, konuya ‘’uyuşturucu’’ boyutuna değindi. Zamanında rabia işaretleri ile miting veren Peker, muhtemelen bu dönemde, özellikle ‘’Ergenekon Kumpası’’ sonrasında, etkin hale geldi. Etkin çalıştığı yerdeki defoları da bilmesi doğaldır.
Mehmet Ağar üzerinden konunun uyuşturucuya bağlanması ise daha enteresandı. Andığı siyasi isimlere takılmıyorum. Siyasiler değişir, baki kalan devlettir.
Velhasıl; Peker’in dediklerinin incelenmesi gerektiğinden yanayım… Kendisi ciddiye alınır veya alınmaz. Pek çok isimle yan yana yürüdü, konu incelenmezse, toplumun içi asla rahat etmez, etmeyecektir.
