ERDOĞAN’IN SÖZÜNÜ, GEMLİK’TE YERE DÜŞÜRDÜLER

Kazım Karabekir’in sözüyle başlayalım; ‘’Öyle puslu ki hava, Şeytan bile Müslüman mintanı giyiyor.’’

*

Dünya görüşü,

Siyasi inancı,

Dini ve soysal değerleri ne olursa olsun, belli bir çarkın içinde olan durumu açık edelim bu defa. İçinde, bazı istisnalar dışında çok sayıda eğitimci var.

*

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; “Ücretsiz ders kitaplarıyla birlikte yardımcı kaynaklarımızı da öğrencilerimize ulaştıracağız. Sene sonuna kadar 100 milyon yardımcı kaynağı teslim ediyoruz.” dedi.

Dedi de.

Gemlik’te durum yıllardır olduğu gibi yine farklı işledi. Biraz konunun arkasından dolanarak, kendilerine alternatif oluşturdular.

*

Erdoğan’ın açıklamasını duyduğumda, sevinmiş hatta umutlanmıştım. Malum kitapları ücretsiz vermeye başlayınca, eğitimciler kurslar üzerinden ‘’Ek kaynak’’ istemeye başlamıştı. Aslında dersi normal kitapla işliyorlarsa, ek kaynak ve kurs ne alaka da. Yine de, insanlarımızın alışkanlıklarından dolayı bunlara sesi çıkmamış. Hatta muhtemelen bu yazıya kadar, pek çoğunuz durumu normal bile karşılamıştı.

Ama bir hata var.

***

AK PARTİ’NİN EĞİTİMDE EN EŞİTLİKÇİ HAMLESİYDİ

Eğitim dönemimizde devlet kitapları vermezdi. Öğretmenlerimiz, hangi yayın evinin, hangi kitabını isterse o kitabı alırdık. O dönemde kitap almak da öyle kolay değildi ayrıca. Bazen saatlerce sıra bekler, kitabın gelmesini beklerdik.

İlçede birkaç büyük kırtasiye vardı. Onlar gün belirler o gün gelirdi. Mecbur devam ederdik. Ak Parti Hükümetinin, eğitim adına yaptığı en anlamlı işlerden biri de, kitapları ücretsiz dağıtması oldu. Durumu olanla, olmayanı eşitledi aslında.

Durumu olanla olmayan fark etmiyordu ki, bunun bile arkasından utanmadan dolandılar.

*

DEVLETTEN MAAŞ ALIYOR, KİTABI YETERSİZ GÖRÜYOR.

Velilerin şikâyetlerini de listeleyip yayınladığım bir haberim olacak da, birkaç ana hat dikkatimi çekti. Maaşını ve imkânlarını devlet sayesinde sağlayan sevgili eğitimcilerimiz, ‘’Devletin verdiği kitaplar yeterli değil’’ diyorlarmış…

Daha da ileriye gidelim. Ek kaynak denilen kitaplar, sezondan önce, yaz aylarında zaten bazı kırtasiyelerin raflarında yer almış bile. Hani, raflara gelmeden, satışı garanti gibi.

Hani demeyelim ya. Pek çok kırtasiyede, kara kaplı veya kırmızı kaplı defterlerde, hangi öğretmenin sınıfından, kaç öğrencinin alışveriş yapacağının listesi bile var. Hatta, o yayını da bazı öğrenciler almak zorunda…

DEMİŞ Kİ; ‘’DERSLERİ, BU KAYNAKLARDAN İŞLEYECEĞİZ!’’

Anlamadığım bir konu da, devlet tarafından gönderilen kitaplar, sınavlara, müfredata uygun değil mi? Birkaç okuldaki veliden aldığımız bilgi, eğitimcilerin ‘’dersleri bu kitaplarla işleyeceğiz’’ diyerek, ek kaynaklara zorunlu hale gelmesi. Tehdit ile kitap aldırmak, eğitimciye ne kadar yakışır ki?

***

Konu daha çok su kaldırır.

Fakat bu konunun üstüne giden siyasi parti göremeyeceksiniz. Çünkü hepsinin yakın olduğu eğitim sendikaları var. Siyasi çıkarları, birbirine ses etmemeye yetecek kadar, siyasi kaygıları var.

Rahatsız olduğum konular var. İşin tamamen eğitimin geleceğini düşünerek yapıldığına inanmıyorum. Belki de, Cervantes’in eseri olan Don Kişot’taki gibi yel değirmenleri ile savaşıyorum. En azından eğitimde fırsat eşitliğinin söylemde kaldığını gördüğüm ortamda, ne kadar sessiz kalabilirim ki?

Biraz vicdanınız varsa düşünün. Akşama kadar gıda için çalışan aileler var ilçede. Zaten mevcut şartlarda önünü göremiyorlar. Yakında tam anlamıyla çözeceğimi düşündüğüm bir rant kapısına, bu insanların ekmek parası harcanırken, rahat duramam, uykularım kaçar…

Gemlik Manşet Gazetesi

Gemlik Manşet Gazetesi @2017